Günlerden Salı, Saat:15:20
Bugün Salı..
Haftalardır sensiz geçen her Salı yaptığım gibi bugün de erkenden kalkıp yoldan geçeceğin saati beklemeye koyuldum. Bu sefer gireceğin kapının karşısında beklemek yerine, geçeceğin yol üzerindeki simitçiye oturup, işinin olduğu vakitten yarım saat önce beklemeye başladım. On saniye de olsa uzaktan bakabilmek için..
Bir duble çay söyleyip, gözüm yolda aklım sende beklemeye başladım. Bir sigara yakıp seni buraya benim bıraktığım son günü düşündüm. Arabadan inerken güzel bir gün geçirdiğini söyleyip elimi sıkmıştın. Aylar sonra elini ilk tutuşumdu. Bırakasım gelmemişti. Arabadan inip gittiğinde sevinçten bağıra bağıra, hüngür hüngür ağlamıştım. "Umut var" demiştim. Barışma çabalarım sonuç vermeye başladı zannetmiştim.
O anın son yüz yüze konuşmamız olduğunu bilsem bırakmazdım elini ya, konu şimdi bu değil.
Seni beklerken kar yağmaya başladı. Hani bu sene olmaz denen ne varsa başıma geldi ya. Kar yağıyor desen milletin dalga geçeceği şu memlekette kar yağmaya başladı. Daha dün bir arkadaşım, "Sen daha ne yapacaksın? Kırmızı kar yağdıracak halin de yok ya!" diye kızmıştı. Ben de "Bu memlekette kırmızı olmasına gerek yok. Kar yağdırsam yeterince iyi bir iş yapmış olurum" diye cevaplamıştım. Kalbim temizmiş.
Kar çok uzak yerlerden geldi. Umutlarım gibi o da tutmadı. Hava iyice soğudu. İçeri giremedim. Sen gelecektin. Hem üşüdüğümü hissetmiyordum ki, ben hep elimi tuttuğun o andayım. Nasıl üşüyeyim? Yoldan birer birer insanlar geçerken zaman gitgide daraldı. Çayın ikincisi geldi, sigaranın sayısı üçü beşi geçti, bir sen geçemedin o yoldan. Geç kalmıştır dedim, bir saat daha bekledim; ama gelemedin. Merak içindeyim. Bir dahaki salıyı iple çekiyorum. Çok özledim Capon Prensesi...
Yorumlar
Yorum Gönder