Tohum
Otobüsteyim. Yine bir Fenerbahçe Galatasaray maçından dönüyorum. Ankara'yı geçtikten sonra bir ağırlık çöktü kalbime. Anılar gözümde canlandı.
2018 yılının Mart ayıydı. Maçtan sonra otobüse binmiş memlekete dönüyordum. Ankara'ya kadar deliksiz uyumuştum. Sevgili değildik. Ara ara muhabbet etsek ve senden hoşlandığımı düşünsem de kendimden pek emin olamıyor, biraz daha süreye ihtiyaç olduğunu düşünüyordum. Hatta hala mesaj atarken çekiniyordum.
Saat çok geçti. Cevap gelmeyeceğini düşünerek mesaj attım; fakat çok şanslıydım. Üç dakika içinde cevap gelmişti. Maçtan girip, kitaplardan çıktığımız; birbirimizi çok daha yakından tanıdığımız muhteşem bir muhabbet oldu. Hatta otobüs Niğde yakınlarından geçerken camdan el salladın bana. Gıyabi cenaze namazı gibi, gıyabi bir el sallama..
Öyle güzel konuşmuştun ki benimle, gönlümün topraklarını kazıp havalandırdın, aşk tohumunu serptin benim miladım o gecede. Sonraki günlerde öpücüklerle, terle suladın, sıcaklığınla ısıttın; bahar getirdin topraklara.. Bugüne bakıyorum da, o tohumlar filizlenip fidan olmuş. Tam kuruyacakken aynı kişi tarafından umutla gübrelenmiş. Sonra da "Ben bu işi beceremiyorum" denip terk edilmiş. Fakat bu bahçe işini ben de sevdim sanırım. Fidanlar capcanlı; çünkü her gün göz yaşıyla suluyorum. Biliyorum bu fidanlar bir gün ağaç olacak ve ben bu ağaçların gölgesine yaptığım kulübemde tek başıma öleceğim. O gün umarım, keşke demezsin.
Kendine iyi bak..
Yorumlar
Yorum Gönder