Kayıtlar

Şubat, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Break;

Resim
Kısır bir döngü içindeyiz yine. Ben internette bir şeyler karalıyorum. Sen yine bundan rahatsızlık duyuyorsun. Yazdıklarımda haklı-haksız oluşuma takılıyorsun. Bir şeyler yazmamı - yani internette- istemiyorsun. Belki seni tanıyan birilerinin burada yazanları görmesinden korkuyorsun. Malum elin ne dediği pek önemli. Ama konumuz şimdi bu değil. Konumuz neden yazdığımı son kez açıklamak. Sebep basit. Anlatacak, paylaşacak kimsem yok. Elin ne dediğini önemsemediğimden belki; ama sonuç olarak yok. Ve birilerinin hislerimi paylaşması bana iyi geliyor. Oğuz Ağabeyimin dediği gibi: "... Fakat, Allah kahretsin, insan anlatmak istiyor albayım; böyle budalaca bir özleme kapılıyor. ...."  Tanımam, bunları yorumlaması, haklı bulması falan çok umrumda değil. Sadece paylaşmak istiyorum. Burada yazılanları gördüğünü biliyorum; ama seni bu siteye girmeye ben zorlamıyorum Capon Prensesi. Lütfen artık bana neyi yapıp, neyi yapamayacağımı söyleme. Konu ben olduğumda, her şeye olumsuz yön...

Bir Mektup

Resim
İçine kapanık bir adamdım ben. Boktan yere bitmiş bir ilişkinin yükünü atmaya çalışan, iki intihar girişimi de başarısızlıkla sonuçlanmış bir beceriksizdim. Her sabah üzerime ne bulduysam giyer, yedek sigara paketleri, kitap, ve yanımdan hiç ayırmadığım eşarbından başka bir şey olmayan çantamı alıp evden çıktıktan sonra bisikletimle sahilde biraz turlayıp sonra hep aynı mekana giderdim. . Bütün gün çayımı kahvemi içerken iskambil kartlarıyla onlarca kez fal bakar, kitap okur ve çok gerekmedikçe asla konuşmazdım. İletişim kurduğum kimse yoktu. Telefon bile kullanmazdım ben. İşimde çok yetenekli olmama rağmen, çay sigara paramı çıkartacak basit bilgisayar işlerini rica minnet yapmak dışında çalışmıyordum.  Okulu da bırakmıştım. Sen yoksan ne anlamı vardı ki? Senin gidişinden sonra pişmanlık ve amaçsızlık dışında bir şey kalmamıştı ki.. Yaralıydım. Üzgündüm. Psikiyatri kliniğinde geçirdiğim saatlerin sonucunda bir şeye kararlıydım. Bu yarayı bir şekilde uzun da sürse iyileştirecek...

Adam Asmaca

Resim
Meğer aşk dediğin, adam asmaca oyunuymuş  Ve sanırım seçtiğin kelime pek uzun ve zormuş Çok doğrum da olsa , tahmin etme şansım yokmuş. Bilsem, sırf oyun uzasın diye susardım bir ömür boyu..

Günlerden Salı, Saat:15:20

Resim
Bugün Salı.. Haftalardır sensiz geçen her Salı yaptığım gibi bugün de erkenden kalkıp yoldan geçeceğin saati beklemeye koyuldum. Bu sefer gireceğin kapının karşısında beklemek yerine, geçeceğin yol üzerindeki simitçiye oturup, işinin olduğu vakitten yarım saat önce beklemeye başladım. On saniye de olsa uzaktan bakabilmek için.. Bir duble çay söyleyip, gözüm yolda aklım sende beklemeye başladım. Bir sigara yakıp seni buraya benim bıraktığım son günü düşündüm. Arabadan inerken güzel bir gün geçirdiğini söyleyip elimi sıkmıştın. Aylar sonra elini ilk tutuşumdu. Bırakasım gelmemişti. Arabadan inip gittiğinde sevinçten bağıra bağıra, hüngür hüngür ağlamıştım. "Umut var" demiştim. Barışma çabalarım sonuç vermeye başladı zannetmiştim. O anın son yüz yüze konuşmamız olduğunu bilsem bırakmazdım elini ya, konu şimdi bu değil. Seni beklerken kar yağmaya başladı. Hani bu sene olmaz denen ne varsa başıma geldi ya. Kar yağıyor desen milletin dalga geçeceği şu memlekette kar ya...

Neden Capon Prensesi

Resim
"Capon Prenses nasıl" dedim. Kamill abi bir kadını sevdi. Kadın prenses değildi. Capon hiç değildi. Ama Kamill abi kadına nereden bakıyor ise baktığı yerden kadını Capon Prensesi olarak görmeyi sevmişti. Belki kadın biraz minyon, hafif çekik olduğu için. Veya narinliği, kırılganlığı, zerafeti için. Belki Kamill abi artık gerçeklikten yorulup sevme hayallerini bile hayali kıldığı için. Belki sevme hali denilen şey hayal kavramına çok uzak olmadığı için... Çok kitap okudum; ama bizim ilişkimize en çok yakıştırdığım İlhami Algör'ün  bu satırlarıydı. Narindi, kırılgandı, zarifti. Ben de sevmenin dışındaki bütün saf gerçeklikten çok yorulmuştum. Birlikte olduğumuz her an hayal-gerçek arası bir noktadaydı. Elini tuttuğumda dünyanın bütün dertleri toz olur giderdi. Zaman, mekan gibi kavramlar yok olurdu. Başka bir şeyin bunu yapması mümkün değildi. Atsız'ın dediği "Gözleri en güçlü silahı"ydı. Her baktığında ölür, sesini her duyduğumda yeniden doğardım. E...

Muska

Amcamlara misafirliğe gittik. Neşeli aile tablosunu bozan tek parça olduğumu farketmiş olacak ki, kenara çekti beni. Bu keyifsizliğin sebebini sordu. Anlatsam belki biraz rahatlardım; ama anlatamadım. Zaten doğru yerde doğru kişiye kendimi ifade edebilme şansını değerlendirebilen biri olsam, karşısında mutsuz olmazdım diye düşündüm. Yine de bir kaç kelime bir şey zırvaladım. Fok balıklarının yalnızlığından falan bahsetmiş olacağım ki, dayanamayıp sözümü kesti: "Bu iş böyle olmaz, kafan yerinde değil senin" dedi. "Sana bir muska yazayım. Dışarıdan gelecek musibetlere karşı korur seni, içini ferahlatır." Şöyle bir düşündüm de, beni dışarıdan değil de, kendimden gelecek tehlikelere karşı koruyabilecek bir şeye ihtiyaç olduğuna karar verdim. Bugüne kadar başıma gelen her türlü musibetin temel sorumlusu bendim. Hayat beni kötü insanlarla karşılaştırdığı gibi iyi insanlarla da karşılaştırmıştı; fakat hepsine eşit değer veren, bu sebeple iyi olanı değersiz hissettiren...

Grev Günü 1

Hayat bir şiir olsaydı, benimki Tahir ile Zühre Meselesi olurdu.. Sevdik,sevildik,dolu dizgin yaşadık, terk edildik ve şiirin son mısrasına geldik: "Sevda yüzünden ölmek de ayıp değil" Hatalarım çok insan kaybetmeme yol açtı. Hepsi için çok üzgünüm. Her boş kaldığımda kaybettiğim insanları düşünüp üzülürüm; ama biri var ki, kaybettiğim günden beri akĺımdan çıkmıyor. Nefes alamıyorum, uyuyamıyorum. Karayip Korsanları'nda hissiyatsızlıkla lanetlenmiş korsanlar gibiyim. Dünyada bana keyif veren hiç bir şey, mutlu olduğum tek bir an yok. Mutsuzluğumu göstermemin başka yolu yok. Onsuz eriyip gidişimi ve asla sevmekten vazgeçmeyeceğimi göstermenin de.. Kimseye "beni sev, yoksa kendimi öldürürüm" diyerek zorlayacak halim yok. Fakat "sensiz yaşayamam" sözümün gerçek olduğunu gösterebilirim. Bir gün dünyada olmadığımda, arkamda ondan bir evlat bırakamayacağım, ya da benim için ağlayan bir eş.. Ama en azından bir hikaye bırakabilirim.. Yaşamak sevdiğin...